Online Olanlar.

12 Temmuz 2012 Perşembe

Bir daha ona dokunamamak!

Zor geliyor değil mi?
bir daha ona dokunamamak, 
nefesini teninde hissedememek.



Çok zor geliyor değil mi?
Aynı yağmurda ıslanmayacağınız kadar,
uzağında olmak ya da sokakta kaldırımlarda,
birbirlerine sarılan insanları görmek,
acıların en mükemmeli değil mi?






Unutmak istersin,
birileri önünde sevişir!
sokağa çıkmazsın,
radyoda duygusal bir şarkı çalar yine ayrılığın
üstesinden gelemezsin şüpesiz ağlarsın!
Oysa elleri avuçlarında terlerken tebessüm ederek
'beni bırakma' diye fısıldardı kulağına,
o an bu kelimeler sana öyle samimi gelirdi ki biraz daha bağlanırdın,
Beni bırakma diyenler genelde terkedenlerdir ve bu düzen içinde ,
ahmaklık yapıp güveniriz dudaklarından çıkan her söze!

Alışamadın değil mi ?
yokluğuna,yalnız uyumaya,
onu başkasıyla görmeye
düşünmeye, hayal etmeye...
hatta bir kaç defa kendine hakim olamayıp
geceleri ''nasılsın'' diye mesajda attın

sadece ''nasılsın''

( Cevap yok )

Yani o gecede uykusuzluğu tattın..!

Ağlıyorsun değil mi?
resimlerine bakarken, geçtiğiniz yollarda yürürken
sinemada yalnız film izlerken, onu düşünüp kelimeleri seviştirirken
ve hiç okuyamadan tozlu raflara kaldırırken!

Gülümsemeyi unuttun değil mi ?
Adını anarken, birileri ondan bahsederken,
haftalar önce sana attığı o 'seni seviyorum' mesajını okurken..!


(AMA)

Bak ! şimdi gündüzün üzerini gece örttü!
ve sen yatağında yapayalnızsın!
ve o çoktan unuttu seni!

Üzülüyorsun değil mi ?
Yalnız değilsin ben de üzülüyorum.

Hadi kalk daha çok 'bok' edelim geceyi..
Sezen Aksu'nun o dinledikçe acıtan, acıttıkça kanatan,
kanattıkça daha çok sürükleyen şarkısını dinle...

(Vazgeçtim gözlerinden, vazgeçtim sözlerinden
bir ah de yeter sessizce, kimsesizce,
gönderdim dudaklarımı
öpme al yeter)

Ayrılıklar hep böyle,
ayrılıklar mükemmel acılara gebe!

Üzülüyorsun değil mi ?
Yaşadığınız mutlu günler, mazide kaldı
ayrılık hiç ama hiç bu kadar adaletsiz davranmadı..

Ağlıyor musun ?
Yalnız değilsin ben de ağlıyorum...

Yokluğuna alışamadın değil mi ?
Yalnız değilsin ben de alışamadım...

Gülemiyor musun ?
Unutamıyor musun ?
Çıldırıyor musun ?
Sessizce ölüyor musun ?
Yalnız değilsin, bende unutamıyorum ben de ölüyorum!

Mehmet Ali KILINÇ

10 Temmuz 2012 Salı

Anlatamadıklarım Var!

Anlatamadıklarım var hala yüreğimin kıyılarında!
Yüzüne söylemeye cesaret edemediklerim, şimdi sayfalarda!
Dön bir gece sessizce yaralarımın merhemi teninde!
Anla yar! Ardında bıraktıkların acıtıyor kuytularda!
Değme! dokunma sakın! baktığında beni hatırlamadıklarına!
Ben hala avuçlarımı açıp titreye titreye seni diliyorum kendi kabuğumda!

Mehmet Ali KILINÇ

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Özledim işte o kadar !

Belki de olması gereken sahiden buydu.
Belki de sen benden gitmek için doğmuşsundur olamaz mı ?
Belki de tanrı benim sabrımı ölçüyordur neden olmasın ?
Bu sorulardan bıktım artık,
bildiğim tek şey var seni çok özledim
laf olsun diye söylemiyorum sahiden çok özledim,
Yavrusnu kaybeden bir anne gibi,
eşinin yolunu gözleyen bir seven gibi
özlemiş olamaz mıyım ? Özledim işte !
Yazamadıklarım var yüreğimde! Yazamıyorum işte!
Sanki sayfalara anlattığım an İsrafil suru üfleyecekmiş gibi
hissetiğim için anlatmaya korkuyorum
Aslında korktuğum tek şey bu değil,
seni başkasıyla mutlu düşünmekten,görmekten,
başka yatakta hayal etmekten de çok korkuyorum.

Bok mu vardı gidecek!
Kalsaydın daha çok sevebilirdim seni,
kalsaydın şu sol yanımda geceleri uyutmayan ağrılar olmazdı!
Yüreğim gece yarılarında daralmazdı!
Şu an olduğum yere uzanmış,
nerede olduğunu bilmediğim,tahmin bile edemediğim halde,
harfleri ağlatıp bu mektubu sana yolluyorum...
Biliyorum cevap alamayacağım asla!
Ve sende kurduğun düzeni darma dağın edip dönmeyeceksin hiç bana!
Biz çok iyiyiz bizi merak etme,hatıraların hala dizlerimde
fotoğrafların çatlak duvarlarımda, şüpheyede düşme sakın!
Seni hala ilk günkü gibi çok seviyorum,
Ne kadar mı çok ?
İnsanların parayı sevdiği kadar!
Şeytanın günahı sevdiği kadar!
Ben de seni çok seviyorum işte o kadar !

Mehmet Ali KILINÇ


6 Temmuz 2012 Cuma

Ayrılıktan sonra adım adım ölmek!

Benden ayrıldığının 1.Haftası

Hâlâ sen varsın gibi olmasanda yaşatıyorum işte seni,
ayrılığımız henüz taze ama ben sensiz yapamıyorum seni görürüm umuduyla sokağınızın kaldırımlarında saatlerce oturup bekliyorum hiç gelmedin,yoksun.ve yine belki karşılaşırız umuduyla sürekli gittiğimiz kafede sabahlıyorum kapıdan hep tanımadığım başka yüzler giriyor içeri. yavaş yavaş her şeyden soğuyorum.

10.hafta

Kilo verdim sevgilim zayıfladım
kapımda aralıklı belki özlersin dönmek istersin diye
gördüğüm bütün insanlara seni soruyorum
yaşama sebebi mi gördünüz mü?
cevaplar her seferinde aynı '' o gitti ''.
nerdesin ben burada hergün ölüme yaklaşırken sen nerdesin?

20.hafta;

Bir tuhafım artık kıyafetlerini duvarlara asmaya başladım
anlamsızca pencerede beslediğin en sevdiğin çiçekleri sokağa attım
ben hiç böyle bir adam değildim oysa çiçekleri severdim…

40.Hafta;

Geri dönsende tanıyamazsın sakallarım bir karış
göz altlarımın rengi morarmış içkiye başladım
hiç sevmediğim,kokusuna bile dayanamadığım içkiyi
şimdi bir oturuşta onlarca şişe deviriyorum
sigarayı günde beş pakete çıkarttım
durmadan içiyorum evimde kırılmayan cam yok yüzümde çizgiler
sokakta görsen dahi tanıyamazsın artık beni
aynalarda farkı gösterir oldu
bazen ben bile kendimi tanıyamazken nerde sen..

6.yılı

Artık dönsende olmaz ki sensizliğe bu kadar alışmışken
seninle olmak düzenimi bozar olgun yaşıma aldırmadan
oyuncağı elinden alınmış bir çocuk misali,
balkona çıkıp sensizliği geceye ağlıyorum
sensiz yaşanmıyormuş kahvaltının ne olduğunu unuttum,
çöp evde yaşıyorum bütün eşyalar üst üste
ışığım yok,sularım kesik,raflar,çerçeveler,sevdiğimiz kitaplar,
duvardaki resmin toz içinde en sevdiğin kıyafetlerin soldu artık
vücudumun her yerinde kibrit çöpüyle yaptığım adın kazılı
şimdi nerdesin,kiminlesin bilemem belkide mutlusundur iki çocuğun vardır
kim bilir belkide benden önce hayata gözlerini kapatmışsındır.

10.Yıl;

Daha çok yaşlandım saçlarımı beyazlar örttü, sopalarım olmadan
rahat kalkıp sensiz sokaklarda gezemiyorum
bazen yaşlandığımın bile pek farkına varamıyorum
hafızam gelip gidiyor arada,
artık ölüm yakın bunu hissediyorum
kurduğum hayal seninle yaşlanmaktı kaderim sensiz ölmekmiş
biliyor musun bu yaşıma aldırmadan,
hâlâ sağdan soldan bulduğum içkileri içiyorum,
sigara desen son paketim cebimde
üzerimdeki kıyafetleri değiştirmeyeli kırk gün oldu bilemedin kırkbeş,
sokak adamıyım ben her kaldırımda çürüyen bedenimin kokusu var
bakma hâlâ evimin olduğuna köpek bağlasan durmaz karar verdim öleceğim,
intihar düşünüyorum duvardaki tozlu resmini silip göğsümde sakladım,
üzerimi değiştirdim üzerimdeki tişört senin kokusu senin,
sen gibi nokta koyacağım satırlarıma,

evden çıktım;

şimdi bütün efkarımı sövdüğüm uçurumdayım
manzaram mavi sularıyla bana ağlayan deniz

Ölüme son beş adım;

Şeytan kulağımda
’hadi yap şunu sadece birkaç adım kaldı’’

Ölüme dört adım.

Zihnim bulanıyor gözlerim dönüyor
rüzgar çok sert esiyor üşüyorum…

işte bir adım daha…

Şeytan yine kulağımda;
o şimdi seni öptüğü gibi başkasının dudaklarında hayallerde,
bırak kendini kurtul iliklerim titriyor titreyişim korkudan değil..!

Ve bir adım daha;

Uçurumun dibi göründü kayalıklar sivri dalgalar adeta beni çağırıyor
Hadi kapat gözlerini sonsuzluğa bir ayağım havada hayal ediyorum
ilk öpüşün aklımda ama o dudaklar bana ihanet etti

Son adım;

İşte bu;
Gök gürüldüyor, bulutlar ağlıyor,
yağmur damlaları tokat gibi yüzüme çarpıyor
dalgalar kudurdu,kayalıkları dövüyor
şeytan senin kılığında karşımda kollarını açmış bekliyor

işte karşımdasın bir adım atsam sarılacağım
sadece bir adım rüzgar saçlarının kokusunu içime işliyor ,
her şey isyanda ağaçlar,yağmurlar,yer gök çığlık çığlığa
çığlaklar arasında sana geliyorum sevgilim gözlerim kapalı
son sigaram dudağımda kollarımı açıp bıraktım kendimi boşluğa…

ben uçurumdan savrulup düşerken son saniyelerimde bile
hâlâ seni düşünüyor seni seviyorum,

yağmur durdu dalgalar bedenimi alıp çekip gitti…
şeytan yok adımlar saymıyorum artık çığlıklar kesildi
sessiz bir gece var şimdi sessiz gürültüsüz rüzgarsız bir gece..

Sen gittin ve ben bittim.

Mehmet Ali KILINÇ